10 Mart 2016 Perşembe

Nefes Alma

Nefes hayatta kalmamızı sağlayan en temel ve doğal reflekslerimizden birisidir. Nefesi doğduğumuz günden beri hiç bir bilinçli komut olmadan alıp veririz. Ancak iş flüt çalmak için nefes almaya geldiğinde konuya gereğinden fazla karmaşık yaklaştığımızı düşünüyorum.


Flütte nefes alma, tıpkı esnemede olduğu gibidir. Omuzlar ve çene aşağıda, boğaz rahat, karnı çevreleyen kaslar rahat, hava; esneme esnasında istemsiz olarak aşağı doğru gider. Esnerken ki fiziksel durumumuzu dikkatli incelersek nefes alma ile ilgili epey bilgi sahibi olabiliriz.

Nefes alırken vücudumuzda olabildiğince aşağı, hissiyat olarak neredeyse topuklara kadar alıyormuş gibi karın boşluklarımıza (ön, yanlar ve arka) havayı çekerken; biraz da yukarı alarak göğüs kafesimizi açık tutmaya çalışmalıyız. Yukarı derken yanlış anlaşılmasın omuzlar asla yukarı kalkmayacak!! Nefesi gönderirken karın kaslarını dışarıya doğru ittirerek ihtiyacımız olan basıncı ve hava sürekliliğini sağlayabiliriz.

Karın kaslarımız bu kontrolü gerçekleştirirken aşırı sert olmamalı, şişmiş bir balon esnekliğinde olmalıdır. Nefes alırken istemsiz olarak açılıp, verirken kapanan diyafram kası; havayı karın kaslarıyla bloke ettiğimiz sırada açık kalarak ciğerlerde daha fazla alan yaratır. Bu bağlamda hep atıfta bulunulan diyafram nefesi kavramı bu kasın refleks kası olması sebebiyle sembolik bir ifadeden öteye geçmemektedir. Söz konusu olan karın nefesidir.

Dikkat!!! Hışırtı ile ya da fazla gürültülü alınan nefesler dilin nefes yolunu engellediğinin, boğazın kapandığının veya havanın yeteri kadar aşağıya yerleşmediğinin göstergesi olabilir.

Peki ne kadar nefes almalıyız?

Dünyaca tanınmış flüt virtüözü Jean Pierre Rampal’e nefes alma ile ilgili bir sırrınız var mı diye sorulduğunda " Hayır sadece ağzımı açıyorum nefes alıyorum, sizin konuşurken nefes alma ile ilgili bir sırrınız var mı? Konuşurken cümleler arasında doğal bir şekilde nefes alırız, müzikte de bu aynıdır" diye cevap verir.

Nefes alırken müzik cümlesinin gidişatına göre ne kadar hava almamız gerektiğine de dikkat etmeliyiz. Her zaman uzun bir süre üfleyecekmiş gibi ya da çift forte nüansda çalacakmışız gibi büyük nefes almamıza gerek yok. Ya da başka bir deyişle tam kapasite doldurmamıza gerek yok. İhtiyacımız olan kadarını almalıyız. Küçük nefesler de oldukça kullanışlı olabilir.

İyi nefes almayı bilme çok önemli ancak aldığımız havayı kontrollü olarak gönderme yani üfleme, havanın hızı ve miktarı konuları hakkında da mutlaka bir farkındalık geliştirmeliyiz. Nefesi verirken göğüs kafesinin erken çökmesini önleyebilirsek daha uzun müzik cümleleri çalabiliriz. Yine gönderdiğimiz hava miktarına göre tasarruf da sağlayabiliriz.

Başka bir bölümde detaylı olarak üfleme, sıcak hava, soğuk hava, sürekliliği sağlama yani müzikal çizgi konularını anlatmaya çalışacağım…

27 Şubat 2016 Cumartesi

Günlük Çalışmalar

Öğrenciliğimizde ve sonra profesyonel hayatımızda her zaman kullandığımız metodların üzerinde; Fransızca "Exercises journaliers", İngilizce " Daily exercises", farklı dillerde de türkçeye "Günlük egzersizler" olarak çevrilen ortak bir başlık vardır. Büyük flüt virtüözleri tarafından yazılan bu egzersizlerin başına koyulan "günlük" ibaresiyle, her gün yapılması ve tekrar edilmesi gerektiğinin altını çizmişlerdir. Bu şekilde düzenli olarak yapacağımız egzersizle sayesinde bir atlet gibi formda kalarak kondisyonumuzu artırabilir enstrüman teknik altyapımızı güçlendirebiliriz.

Tekniği iyi denilince aklımıza hızlı parmaklar kusursuz bir acelite gelir oysa ki iyi teknik denildiğinde bence sadece parmaklar değil, ton, artikülasyon, nefes teknikleri de göz ardı edilmemelidir.

Enstrüman tekniğini bütünsel anlamda anlayabileceğimiz en önemli egzersizler gamlardır. Gamlarda aynı anda ton, parmak tekniği, legato kalitesi, artikülasyon, entonasyon, nefes çalışılabilir. Aslında bütün günlük egzersizler için aynı şekilde bir dinleme geliştirmeye çalışmak idealdir. Örneğin gamları legato(bağlı) çalışırken geçişlerde boşluk olmamasına, artikülasyonlarda seslerin çatlamamasına, ton kalitesine ve entonasyona özen gösterip bütünü bu şekilde dinlemeye odaklanabilirsek günlük çalışmalarımızda gereksiz vakit kaybından kurtulabileceğimizi düşünüyorum. Gamlar, tiersler ve arpejlere müziğin bir parçasıymış gibi davranmamız gerekir çünkü zaten öyleler. Repertuvarımızın hatta müziğin büyük bir kısmı bunlardan ibarettir.

Çalışmalarımızı genelikle şu şekilde böleriz,
1- Ton egzersizleri  (ses üfleme,aralık çalışmaları,vibrato vs)
2- Teknik çalışmalar  (gamlar, tiersler.arpejler vs)
3- Etüdler
4- Eserler  ( ohhh be sonunda müzik yapacağız):)))
                                                                                                     
Bir çoğumuzun 4. kısım da olmasa hayat çok sıkıcı olurdu, dediğinizi duyar gibiyim:)
Hepimiz yeni eserler tanımayı, repertuvarımızı genişletmeyi severiz ancak” müzik yapma” fikri sadece eserlerde aklımıza gelirse ve de çalışma zamanımızın büyük bir kısmını ilk 3 kısımda geçirmek durumundaysak (en azından öyle umuyorum) sizce de biraz geç olmaz mı?

Ne yapmalı?
Öncelikle şu algıyı değiştirmeliyiz,
Ton çalışırken sadece tona, teknik çalışırken sadece parmaklara, etüdlerde sadece notalara dikkat etmeliyim ayrımından süratle vazgeçmeliyiz.

Sabah ilk üflediğiniz sesin; şartlar ne olursa olsun ( fiziksel durum, dudaklar vs.) çıkarabileceğiniz en güzel seslerden biri olmasına ve ilk sesle birlikte müzik yapmaya başladığınızı kendinize telkin etmelisiniz.


Ton çalışırken parmaklarınıza da dikkat edebilirsiniz. Parmaklarınızı perdelere yakın tutarak ve perdelere vurmayarak geçişlerde ki legato kalitesi artırılabilirsiniz.
Teknik egzersizlerde ton kalitesi ve entanosyan konusunda ısrarcı olabilirsiniz. Sadece hızlı giden parmaklar sizi mutlu etmemeli, ton kontrolü ve eşit çalmaya çalışmak esas olmalıdır,
Etüdlerde yani tam türkçesiyle "çalışmalar"da o çalışmadan maksimum faydayı çıkarmaya çalışmalıyız. Etüd bizden ne istiyorsa örneğin legato mu çift dil mi, ya da daha spesifik bir konu mu? Örneğin si bemolu açık perdeden almak gibi vb.
Öte yandan etüdleri sadece deşifreyi geliştirmek için bile kullanabiliriz. Herhangi bilmediğiniz bir etüde başlayın ve ne olursa olsun hiç durmayın daha sonra takıldığınız yerlere göz atarak eksikleriniz neler olduğunu tespit etmeye çalışın. Bu şekilde deşifremizi de ilerletebiliriz.

Bütün bu çalışmaları olabildiğince müzikal bir cümle fikriyle yapabilirsek, repertuvar çalışmaya başladığımızda bir çok pasajın kolaylıkla elimizin altına geldiğini göreceksiniz.
Unutmayın neyi nasıl çalışıyorsak o şekilde icra edeceğiz yani eserleri ne kadar detaylı çalışırsak çalışalım eğer “günlük egzersizlerimizi” düzenli ve kaliteli olarak yapmazsak enstrüman seviyemiz özelikle stres altında kendini ele verecektir.

Bugünün çalışması yarın mutlaka meyvesini verecektir.

Destek Noktaları


Diğer tahta nefeslilerden farklı olarak flüt üzerinde enstrümanı kavramaya yönelik herhangi ilave bir aparat yoktur. Bu yüzden çoğu zaman flütü parmaklarımızla gereğinden fazla sıkarak tutmaya çalışırız bu da teknik kontrol sorunlarını beraberinde getirir. Fazla sert basan parmakları kaldırmak çok zor olabilir. Parmak tekniğinin temelinde de parmakları fazla bastırmak yerine rahat kaldırmak esas olmalıdır.
Bu yüzden temel destek noktalarını flüt eğitiminin başında mutlaka iyi anlamalı ve anlatmalıyız diye düşünüyorum.

Flütte 3 temel destek noktası vardır:

1- Sol işaret parmağı alttan birinci boğum
2- Çene
3- Sağ el başparmağı (fa perdesinin altında flütü ittirecek şekilde)

Sol el, flütü kendimize doğru çekerken sağ el, flütü dışarı doğru iter. Oluşan karşı güç sayesinde flüt çenede sabitlenir. Flütün bu şekilde sabitlenmesi ton ve artikülasyon kalitesi için etkili bir rol oynar. Zorlandığımız bazı teknik pasajlarda ya da aralık geçişlerinde yaşadığımız sorunun sebebi bazen başlı başlına bu sabitlemenin yetersiz olması bile olabilir. Bu yüzden çalarken ayna yardımı ile flütün çenemizde hareket edip etmediğini ara sıra kontrol etmeliyiz.

 Sağ elin genelde bilinenin aksine flütü taşıma görevi yerine başparmak yardımı ile flütü dışarıya doğru itmesi de bu açıdan oldukça önemlidir. Birçok notada sıklıkla kullandığımız sağ el serçe parmağını destek noktası olarak kullanmaktan kaçınmamız gerekir.
  
 Destek noktaları sayesinde flütün çenede sabitlenmesi ile birlikte parmaklarımızı artık flütü tutmak için sıkmak yerine özgürce hareket ettirebiliriz. Konunun başında bahsettiğim parmakları kaldırma hususunun tabi ki yanlış anlaşılarak fazlaca abartılması parmakların flütten uzaklaşmasına sebep olabilir ki bunu da istemeyiz. Parmaklar olabildiğince perdelere yakın olmalıdır. Bu konuyu da detaylı olarak başka bir bölümde anlatmaya çalışacağım.



26 Şubat 2016 Cuma

Blog'la ilgili...

Öğrenmeyi sürdürme bir müzisyenin müzik yaşantısının vazgeçilmez unsurlarından birisidir. Eğitim süreciniz resmi olarak, okul bittiği zaman sona erer, öğretmenleriniz elini sizin üstünüzden çeker ve bir sınava ya da konsere hazırlanırken kendinizle baş başa kaldığınız anda öğreniminizin yeni başladığını; ideale ulaşmak yolunda aslında hiç bir zaman da bitmeyeceğini fark edersiniz.
 
Nefesli çalgı icracıları olarak bizim öğretmenlerimiz ile birebir yaptığımız dersler dışında en büyük okulumuz orkestradır. Orkestrada, kendimizle birlikte başkalarını da dinlemeyi öğreniriz. Okulda başladığımız orkestra derslerinden hemen önce orkestranın temel yapı taşlarından biri olan oda müziği ile (düetler bile bir oda müziği sayılır) yanımızdakini dinlemeyi öğrenmeye başlarız. Ama hepsinden önce kişisel çalışmalarımızda kendimizi dinlemeyi öğrenmeliyiz.
 
Öğretim de aslında öğrenim sürecinin devamı niteliğindedir, bu açıdan bakıldığında biraz bencilce gözükse de öğretmen ve öğrenci arasındaki paylaşım karşılıklıdır. İşte paylaşımı çağımızın olanakları ile daha fazla kişiyle yapabilmek, belki hali hazırda kişisel öğrenimimi  sürdürmek adına da buradan flüt çalma ile ilgili bazı temel bilgileri, o hafta çalıştığım eserle ilgili bazı pasajların farklı çalışma metotlarını, bazı etütleri, repertuvardan parçalar ve orkestra soloları ilgili bir takım ipuçlarını vakit buldukça buradan paylaşmayı amaçlıyorum.
 
Bu paylaşımlardaki hedef kitlem doğrudan sadece profesyonel olma yolunda eğitim alan flüt öğrencileri değil aynı zamanda amatör olarak da flüt çalma ile ilgilenen flüte merak duyan flüt severlerdir. Flütle ilgili konularda yabancı dillerde birçok kaynak ve internet sitesi mevcut iken, akademik tezler dışında anadilimizde internetten kolayca ulaşabileceğimiz fazla bir kaynak mevcut değil. Bu boşluğu az da olsa doldurmak adına bir girişim de diyebiliriz.